Ve kazanımlar kayıplar.
Neden yaşıyoruz bana göre? Bunlar için. Neler kazandım neler kaybettim. Bir yarış uğruna gelmedim aslında hayata ama kendime kazandırdığım kimlikler , özellikler, duygular.. Bunların her bireri bana vücuduma ve aklıma ve ruhuma yaptığım iyilikler.. Nasıl yani?
Yani şöyle küçüklükte evebeynlerin size söylediği her söz, yaptığınız davranışa gösterdiği her bir tepki, gülümsemesi, küsmesi sizler için birer aynadır. Size ayna tutulması demektir. Anne ayna tutuyorsa birincil, baba tutuyorsa ikincil aynalanmadır. Anne ya da babanın yokluğunda ise aynalanma eksikliği görülür. Varken de bunu yapamamış anne babalarda olabilir. Öyleyse çocuk aynalanmayı almadıysa karşıya nasıl göründüğünü anlayamayabilir. Çocukken karşıdan ne tepki alıyorsak, kendimizi öyleymiş zannederiz. ‘Benim çocuğum ne kadar akıllı, ne kadar çalışkan, afferin benim çocuğuma’ diyen bir annenin çocuğu bunu ‘ ben akıllıyım’ diye algılar. Bu aynalanmanın yokluğunda ise nasıl bir akla sahip olduğu konusunda kendisine fikirler arar.
Yukarıda kazanımlar ve kimlikler demiştim ya, işte her bir cümle, her bir aktivite çocuğun kimlik katmanlarını oluşturur, onu o yapan özellikler topluluğu gelişir. Bunun eksikliği ise kimlik tanımlamada eksiklik hissettirebilir. İşte o zamanlarda iş başa düşer, kendi kimliğini kendisi oluşturmak durumunda kalır. Bu noktada ilerleyen zamanlarda bir terapiste ihtiyaç duyabilir, neticede aynalanma şart ?
Bir çok bozukluğa sebep olacak bu aynalanma eksilikliği, kimlik oluştururken sıkıntı yarattıysa bir uzman yardımına başvurulması olağandır?

.

.

.

Uzm. Psikolojik Danışman/ Klinik Psikolog/ Psikoterapist Songül Çavdar