Kolayına kaçmak ne kadar kolayımıza geliyor…
Yahu biz insan yaratıkları neden böyleyiz? Neden zor ve çetrefilli gibi bir koku gelince burnumuza, ardımıza bakmadan uzaklaşıyoruz?
Niye o iş bize verilmesin diye köşe kapmaca oynuyoruz. Hayır yani nolur ki azıcık çok çalışsak…
Vallahi haklısınız. Bu aralar özellikle ben pandemiden sonra yayıldıkça yayıldım. Ki ben ‘zoru severim’ adlı oyunumu bolca sergilemişimdir . ?
Ama nedir biliyor musunuz, mayamızda ne varsa piştikten sonra da o çıkıyor ortaya. İliklerime kadar tembellik etmek istesem de çalışmadan duramadığımı görebiliyorum. Yine kişilik yapılanmalarımıza göre olaylara bakış açımız değişiyor.
Son dakikacılık, yayılmacılık, tembellik dediğimiz şeyin tüm alt kriterleri, dirençle ilintili olabiliyor.
Bakım verenler zamanında sorumluluk vermeyip bir iş beklediklerinde bizden tembellikle karşılaştıklarında ; üzerine bir de tembel sıfatını yapıştırdıklarında çocuklarda direnç gelişebiliyor. ‘Amaan zaten yapamıcam, zaten yapmıcamı biliyorlar’, ‘yapsam da nasıl olsa laf yicem’ gibi düşünceler ile, dirençten işi yapmıyor, yapmak istemeyebiliyor.
Eeh işte günün sonunda bi tembellik gelip oturuyor vücumuzun baş köşesine.
Tabi kendinize ayırdığınız vakitten, kendi tatlı tembelliğinizden vazgeçmeyin, amaan! Bahsettiğim bu dirençlere bakabilmek, yorumlayabilmek…

.

.

.
Uzm. Psikolojik Danışman/ Klinik Psikolog/ Songül Çavdar