Hatalı ya da dogru gibi kesin bir sıfatla bir yargıya psikolojide yer yok gibi geliyor bana. Tüm insan işlerinde yer yok hatta…
İnsan iliskilerine süreç olarak bakılması gerektiğini, sonuç olarak bakılmaması gerektiğini düşünüyor ancak uygulamada sınıfta kalıyoruz…
Bilinç dışı süreçlerimiz bizi görünürde istendik ancak içten içe istemediğimiz ilişkilere sürükleyebiliyor. Maruz kaldığımız zalim diyat dediğimiz ikilemin mağdur ayağını sürdürdüğümüz başka zalim ayaklarını bulabiliyoruz kendimize, örneğin…
Nefret ettiğimiz bazı ebeveyn tutumlarını bile hoop partnerimizde rahatlikla gözlemliyoruz. Üstelik bırakamıyor, gidemiyor aynı döngüde takılıp kalıyoruz. İlk gelisim dönemlerinde çatlatamadığımız kendilik yumurtalarımızı yine ve yine çatlatamıyor, kendilik aktivasyonu yapamıyor, ‘sağlıksız ilişkide kalamam, gerçek sevgi bu değil’ diyip gidemiyoruz.
Aslında bakmayın, evvelinde bende çok net keskin idim. ‘ Birakın gidin, terkedin öyleyse’ şeklinde konuşurdum. Zaten halen rutin ilişkilerde olmamı buna biraz bağlayabiliriz?Ancak zaman içersinde hem yaşantılar hem vakalarla gordum ki her ilişkinin kendine ait bir dinamiği var, bazi dengeler kişilere göre oturuyor. Bahsettiğim durum; şiddete, aldatılmaya rağmen ilişkide kalmak degil..! Ancak mukkemmele odaklanmadan birbirine yarenlik edebilmek zor bi zanaat haline dönüşmüş gibi.
Türk sülale tipi toplum yapısına sahibiz ve bana gore halen gumbur gumbur kiz çocuğunun değer göremediği bi yaşantı içerisindeyiz. Dolayısıyla büyük çoğunluk için (herhangi bi kanıta dayandırmıyorum kendi vakalarım bazında) kız çocukları daha Borderline K.B örüntüler taşımakta. Erkekler ise halen at avrat silahını gösterir biçimde yetiştirilmekte ve NKB kişilik bozukluğuna Antisosyal kişilik bozuklukluğuna gitmekte.
Dolayısıyla kızların terk depresyonuna düşmesi ve kendi basına kalamaması, erkeklerin ise kendini göstermek ve kadının gözündeki ışıltıyla beslenmesi olayı, kısır döngü halinde devam ediyor ve kişilerin çok sağlam doneleri olmasına rağmen ilişkileri bitmiyor. Kararını, ayarını tutturabilirsek, öğrenmeye ve öğretmeye, sevmeye (sevgi ilk ilaçtır) açık davranabilirsek , ‘ilişkiler başlar ve biter, bir yola çıkarsın, o yolda sana birisi bi kat daha mutluluk katıyorsa onunla yürümeye devam edersin, değilse yollarını ayırır tekrar yürümeye devam edersin, elbette 7 temel duygu diye temelden saydığımız üzüntüyü yaşarsın, ancak ölüme kadar gitmek patolojik bir davraniş, ‘ bakış açısını harmanlayabilirsek kendimize dengesizlik üzerine kurulu ilişkilerde bile düzen sağlanabilir.
Tabiki ailede gördüğümüz ilk sevgi ya da sevgisizlik bizi takip eder. Ancak herkes terapiye giderse düzelir diye bi durumda yok bana göre. Şu yazmıs olduğum paragrafı bile bi gurupla paylastığımda farkındalıklar arttığı gibi ilişkilerde yaralı insanlarin içine su serpiliyor.
Bu da bi kazanımdır bana göre. Hızlı olduğumdan kelime harf hataları olmuştur, bunu bir arkadaşıma mesaj olarak yazmış idim, sizlerle de paylaşmak istedim?
iyi gunler dilerim ??

.

.

.

Uzm. Psikolojik Danışman/ Klinik Psikolog/ Songül Çavdar