Gitsem gidemiyorum, kalsam kalamıyorum.
Ah ne garip bir ikilem. Ne kadar acı. Gitmek acı. Kalmak, dayanmak daha acı.
Hele ‘hayır memnunum halimden’ diyerek kendini avutmak…?
Gidememek, terkedememek, bağlantıda kalmak istemek, sıklıkla karşılaştığım bir durum, yalnız değilsin! Kendini suçlama olur mu?
Terapistliğimin ilk senelerinde bu tarz söylemler geçerken seanslarda; içimden bas bas bağırırdım; ‘neden kalıyorsun orda?! , ayrılsana, kendine bunu neden yapıyorsun! ‘ …
Çömezlik işte 🙂 Yaşadıkça, gördükçe, olgunlaştıkça oturdu kafamda döngüler. Terkedilmekten korkmak, küçükken annenin seni bırakıp gitmesinden deli gibi korktuğun o anlardaki korkuların gibi bir korku aslında, hatırlayamasanda… Sen hatırlamasanda bilinçdışın mıh gibi kazıdı hücrelerine…
Ayrılmaktan korkmak, yalnız başına baş etmek zorunda kalıp tir titrediğin günlerdeki gibi bir korku.
Bu korkularla baş etmenin yolu var biliyor musun? Üstelik sen artık o küçük kız ya da küçük oğlan değilsin, büyüdün..! İhtiyacın kalmadı ki kimsenin korumasına, aileninkine bile…

Aile hep olsun, ona diyecek lafım elbette yok; ancak sen tekken de baş edebilirsin. Hem biliyor musun tek doğduk , tek öleceğiz. Tekken yaşadığın her zorluk seni daha güçlü yaparken, birisi hayatına girip çıktığında seni öyle aman aman yıkmıyor.
İlişkiler başlar, ilişkiler biter… Baş etme kısmına gelince bir psikotetapist olarak kapılarım sana hep açık… ?

.
Uzm. Psikolojik Danışman/ Klinik Psikolog/ Psikoterapist Songül Çavdar