Bazı narsisitler sevgi ve dostluk üzerinden hegemonya kurmaya çalışırlar.
En çok seven, dostluğa en çok değer veren odur, siz onun yanında “sevgi – özürlü” kalırsınız.

Bunlar sevgi diye anlattıkları üzerinden afra, tafra, takaza, naz, bilimum değersizleştirme yollarını kullanarak karşıdakini işgal edebilirler !

Burada odaklanılması gereken şudur; söylemlerinde sevgi ancak eylemlerinde işgal ve karşıdakini değersizleştirme bulunur !

“Güya-sevgi”, narsistin kabarmak ve karşıdakini “şeyleştirme” için kullandığı en önemli yoldur.

Çünkü sevgi adına yaptıkları hareketler , muhatap olduğu kişinin elini kolunu bağlar (insanı kendi savunmalarını kullanamaz hale getiriverir), dilini boğazına tıkar (hayır deme imkanını ortadan kaldırır).

Aslında Narsistin sadece heyecana ve hayranlık toplamaya ihtiyacı vardır; sevgiyi ise sadece bir araç olarak kullanır.

İşte bu nedenle narsistin “sevgi” zannettiği şey, hızla kırılmaya, alınganlığa, küslüğe, öfkeye dönüşebilir. Bu, narsistin sözde “sevgi”sinin ayırt edici özellidiğidir.

Gerçek sevgi hiç bir zaman alınganlığa, kırılganlığa dönüşmez; öfke ve küslüğe hızla geçtiği o yolu değersizleştirme aracı olarak kullandırmaz.

Kendisinin kontrol edilmesi ise onun tabiatına terstir!

Kabaran (yerden yükselen) bir narsist sakince yere inmesini bilemez, kabarmasını sürdürmek zorunda hisseder. Bu haliyle freni olmayan bir arabaya benzer.

Narsistin ruh iklimine sevgi iyi gelir, onu özel hissettirir, ayırt edici özelliği budur .

Söylemleri” ruhumda bana ait olmayan bir ruh var, çıkarın onu oradan ki dünyaya kim olduğumu göstereyim” der gibidirler. Onlara çoğunlukla hipnoterapilerde NLP”cilerde, büyülü çözümler ararken rastlarsınız.

Yaslari ilerleyip 40-45 oldugunda, ortada bir numara olmadigini hissetmeye basladiklarinda, giderek “huysuz bir ihtiyar” olma yolunda ilerlerler. Bu duygu onlar icin tahammul edilemez bir duygudur; o nedenle tahammul etmek yerine, başkalarına bulaşarak bu duyguyu bastırmak daha ekonomiktir.

Hayatlarının ikinci yarısında kendi iç dünyalarına göz atmak acı verdiğinden, başkalarında ikamet etmek zorunda kalırlar, sürekli misafirliktedirler, kendileri için yatırım yapamazlar.

Kolay kolay terapiye başlamayan bu özelliklere sahip insanlar narsisistik kişilik bozukluğu yaşıyor olabilir.