Kaygı sen nasıl bir hissin?
Nasıl illet bir duygusun? Bu deprem sonrası insanın kalbini tekrar gümbür gümbür attırıyosun… Her gece zehir olmaya başladı yine. Zaten kaygılı bir tip idim… ?
Bu cümleler size nasıl geldi?
Şimdi daha önce psikiyatriden kaygı bozukluğu, anksiyete bozukluğu tanıları almış olabilirsiniz… Tanı almayanlar için tanı kriterlerini söylüyorum;
Çok evhamlıdır.
Ekstra tedbirlidir.
Anı yaşayamaz.
İlaçlarla gezer.
Burhan altıntop gibi çantasından el feneride çıkar, dikiş iğneside çıkar, tentürdiyotta…
Kısaca böyle tanımlarsak; ‘ee bunlar zaruri herkese olması gerekir’ diyenlerde kaygıyı yoğun yaşıyor olabilir. İyi bir şey mi kötü bir şey mi?
Siz bu durumdan rahatsız olmadığınız sürece sizin için iyisi kötüsü tartışılamaz. Siz rahatsız olduğunuzda ise artık biliyorsunuz ki kaygı hayat kalitenizi düşürüyor… ?
Deprem sonrası sürekli deprem oluyormuş gibi hissedip kalbimin saniyelik çarpıntılar yaşamaya başlaması ile bu konuyu yazmaya karar verdim… ?
Söylemesi kolay yaşaması zor bir duygu olduğunu farkettim… Ki ben kaygılı bi insan değilim, anı yaşarım, illa bi çözümü buşunur diye düşünürüm… ?
Kaygıyla alakalı kendime düzenli mindfulness seansları yapıyorum, herkese de tavsiye ederim..! Bilmeyenleri ofisime davet ederim… ?
Neden oluyor peki?
Çok acımasız bu illetin kökeni yine ilk aile network ağınıza dayanıyor. Bu iletişim ağında birilerinin kaygısını üzerimize almış bulunuyoruz… Bunu çözümlemek başlıca yapılması gerekenlerden. Sonrası; benim yöntemimde hipnoterapidir ??
Bu küçük canavardan toplu kurtuluş yaşamaya var mısınız? ?

.

.

.

Uzm. Psikolojik Danışman/ Klinik Psikolog/ Psikoterapist Songül Çavda